BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Kıymetli dostlarım; eskilerin çok güzel bir sözü var
“namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz” diye. Bura da anlatılmak istenen
nedir iyi düşünmek ve ona göre davranmak gerekir. Düşünün ki birisini işe
alacaksınız yaptığınız iş hakkında çok net bilgiler verdiniz yani kendinize
göre en azından böyle. Hatta o kadar ki bu kişi size iş ile ilgili öyle şeyler söylüyor
ki bir an kendinizden şüphe ediyorsunuz “ALLAH ALLAH ben ne kadar da az şey
biliyormuşum” diye hayıflanıyorsunuz. İşe aldığınız bu kişi zaman zaman işe
geliyor geldiğinde iş yerinizin kurallarına uymuyor ya da işini de diğer
çalışanlara yüklüyor. Böyle bir işte ne kadar verim alabilirsiniz ya da
işinizin sağlam ve düzgünlüğünü kaç kişiye anlatabilirsiniz? Size kaç kişi
inanır?
Birisi bize bir iş verdiğinde ya da biz bir işe talip
olduğumuz da, o işin gerekli bilgisiyle donanmalı, işin hakkını verebilmeli
eğer hakkını veremiyorsak o makamı boşuna işgal etmemeliyiz. En kısa zaman da
en uygun kişiye o mevkiiyi bırakmalıyız. Bırakmalıyız ki iş düzün gitsin
insanlar düzgün ve sağlıklı işleri görüp tercihini o işe göre tekrar
değerlendirsin.
İşte teşkilatlar da neredeyse sistem bunun gibi işler
yani yeni görev alan kişi görevini layıkıyla yerine getirmek için bulunduğu
teşkilatın bilgileriyle kendini donatmalı ve işini aksatmamalıdır.
Hele ki bu teşkilat Rahmetli Hocam Prof. Dr. Necmettin
ERBAKAN’ın “BİR ÇİÇEKLE BAHAR GELMEZ AMA HER BAHAR BİR ÇİÇEKLE BAŞLAR” diyerek
yola çıktığı “FIRTINALARA YÖN VEREN KELEBEKLERİN KANAT ÇIRPMASIDIR” diyerek
kitlelerin HAKK ve HAKİKAT için tek yumruk olmasını istediği, muazzam
teşkilatlanma modeline sahip MİLLİ GÖRÜŞ teşkilatına mensup ise olayın boyutu
bambaşka şekil alır; çünkü biz “BİZ KARADA GEMİLER YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ LAKİN
İNANACAĞIZ Kİ ALLAH cc. DENİZİ AYAĞIMIZA GETİRECEKTİR” düsturuna sıkı sıkıya
bağlı neferleriz. Hal böyle olunca bu davanın içine şeref kazanmak için dahil
olan kardeşlerimizin bıkkınlık olmuş gibi davranmaları bizleri ALLAH için
üzmektedir.
Çünkü unutulmamalıdır ki; BİZ BU DAVANIN İÇİNDE
OLMAKLA BU DAVAYA BİRŞEY KATAMAYIZ, BU DAVADA BULUNMAKLA ANCAK ŞEREF KAZANIRIZ.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethederken gemileri karadan yürüttüğü
azimle, Ulu Sahabe-i Kiram EYYÜP EL-ENSARİ’nin hadis-i şerife tabii olup
İstanbul’un fethi için İstanbul’a kadar gelmesini sağlayan HAKK’a teslimiyet
gibi teslimiyet şarttır.
Son söz olarak; biz bu davayı ne bir adım geriye
götürebiliriz ne bir adım ileriye. Ama HAKKın hakim olması için çalışarak veya
çalışmayarak, cennet-i alaya veya cehenneme gitme konusun da RABBimizin hükmüne
rıza gösteririz.
RABBimizin cc merhameti bizimle beraber olsun. | davammg
Yorumlar
Yorum Gönder