Amir bin veheb

Kainatın Efendisi'nin saadetli mescidine beni süleym kabilesinden sa'd isimli biri geldi. Bu rengi siyah bir gençti buna mukabil gönlü billurlardan daha duruydu. İç gözlerine ilahi Nur'un sürmesi çekilmişti iman ve ahlak abidesi bir cevandı.
  Ezile büzüle Allah Resulü'nün yanına sokuldu ve tatlı bir eda ile;
- Ey Allah'ın resulü dedi rengimin siyahlı yüzümün çirkinliği cennete girmeme mani midir?
Insanlığın tacı tebessüm buyurdular,
- Hayır neden mani olsun Allah'ın emirlerine uyup Rasulü'nün Tavsiyelerine riayet ettikten sonra.
- İyi ama ey Allah'ın Resulü ben şu mecliste 8 ay evvel Allah'a iman edip Resulü tasdik ederek İslam'a girdikten sonra şu anda hazır bulunanlara evlenmem için müracaatta bulundum yüzümün çirkinliği rengimin siyahlığı sebebiyle beni reddettiler, akrabalarımın deri yapısı bana da sirayet etmişse bunda benim ne suçum var?
- O günkü Cemaat içinde Amir bin veheb yok muydu?
- Yoktu.
- Öyleyse şimdi ona git Allah'ın Resulü beni damat yapmanı istedi de.
- Peki Allah`ın Resulü! Hemen gidiyorum....   Süleymli sa'd sevinç ve neşe içinde Mescidi saadetten çıktı içi içine sığmıyordu sanki nurdan bir kanat takılmıştı hep uçuyordu. Nihayet Amir bin veheb`in kapısına vardı ve kapıyı çaldı.:
Tak....  Tak....  Tak....
İçerden ses geldi. - Kim o?
- Hayırlı bir iş için gelen biri. Amir Veheb hemen kapıyı açtı ve Sa`d ı içeri aldı.
- Söyle bakalım, ne istiyorsun?
- Ben Allah'ın Resulü gönderdi ve damat olarak kabul etmenizi emir buyurdu.
- Sana kızımı veremem.
- Siz bilirsiniz.
Bu konuşma olurken kapı arkasında bulunan kız hepsini duyuyordu babasının red cevabını duyunca kendini tutamadı; - Babacığım, dedi; ne yapıyorsunuz?  O`nu sana kim gönderdi, biliyormusun?
- Evet.
- Maden biliyorsun da neden dert ediyorsun?Sonra vahiy gelip senin bu mukabeleni bildirir de iki alemde de rezil olursun, derhal git ve özür dile!
Âmir bin Veheb`in aklı başına geldi ve hemen Peygamber sav Mescidine koştu:
- Ey Allah'ın Resulü, dedi; bize gelen siyah renkli gencin tarafınızdan gönderildiğine inanmamıştım. Günah işlemişsem tövbe istifar ediyor, kızımı o gence veriyorum...
  Sonsuzluk Nebisi memnun oldular ve Sa'd`a hemen evine hazırlamasını buyurdular... Gönlü iman cümbüşleri ile kaynaşan siyah renkli Sa`d utancından başını yere eğdi ve mırıldandı.:
- Ey Allah'ın Resulü! Benim ne ev hazırlayacak, ne de hanımın mihrini verecek param var....
- Öyleyse git 200 Ali'den 200 Osman'dan 200 Abdurrahman'dan iste bütün masrafını onları görsünler...
Sa'd bir kuş gibi uçtu, durumu Yüce sahabilere anlattı. Onlardan istediğinden de fazlasını aldı ve çarşının yolunu tuttu. Düğün ve ev ihtiyaçlarını almak üzereyken, evet; tam o an sokak sokak bir nida kulaklarına çarptı:
- Eli ayağı sağlam gücü kuvveti yerinde Cihat ehli gençlere sesleniyoruz! Düşman büyük bir kuvvetle yola çıkmış bizi basmak ve İslam ortadan kaldırmak niyetindedir. Allah'ın resulü mü'minleri cihada davet ediyor.
Sad yıldırım'dan bir gülle yemiş gibi sarsıldı, fakat bu hal uzun sürmedi kafasında Şimşekler çaktı gönlündeki Coşkun iman harekete geçti ve tam bir Sahabiye layık kararı verdi;
- Bu parayla bir at bir kılıç alabilirim düğün dernek işi ahirete kaldı artık...!
Ve dediği gibi yaptı bir at aldı bir kılıç aldı, bütün hazırlıklarını tamamlayıp Soylu atını Peygamber Ordusunun peşinden sürdü....
Neden sonra Nur şehri Medine nin kenarında toplanmış olan Cihat ordusuna at üstünde başı sarıklı kolları sıvalı biri gelip karıştı. Kollarının siyahlığını gören Allah'ın Sevgilisi sordu:
- Sen sileyim li Sa`d mısın?
- Evet ey Allah'ın Resulü.!...
Peygamber ordusu düşmanı biraz ötede karşıladı. İman ile küfrün savaşı başladı.... Muazzez sahabeler `Allah Allah` nidalarıyla gökleri ileterek ilerledi ve düşmanı bozguna uğrattı. Düşman çekilip giderken yaralılar arasında düşmana büyük darbeler indiren sa`d da bulundu. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberler Peygamberi, Sad'ın başını kucağına aldı yüzündeki tozları Mukaddes elleriyle silmeye başladı... Sa`d o anda ruhunu teslim ediyordu. Peygamber kucağında şehadet şerbetini içti. Allah Rasûlü'nün mübarek gözlerinden elmas elmas yaşlar döküldü.
Sa`d artık ebediyyetin gerçekler sabahına göçmüş bulunuyordu. Gözyaşlarının arkasından tatlı tatlı gülümseyen Allah`ın Resulü daha sonra yüzünü o taraftan çevirerek bakmak istemediler...

Yorumlar

Popüler Yayınlar